24 Mayıs 2012 Perşembe

Lego Sorunsalı


Aslında ben böyle  Lego yada Puzzle gibi ıvır zıvır işleri çok severim.. .Daha doğrusu severdim...çocukken ... gençken ya da her neyse işte  oğlumdan önce diyelim kısaca...

Oğluma küçükken hediye gelen legoları,  hiç oynamayıp sürekli binbir parça halinde etrafa saçtığı için, sonunda çıldırıp,   hepsini bir torbaya koyup ardiye niyetine kullandığımız küçük tuvalete teperek göz önünden kaldırmıştım.

Ortalıkta  legonun  olmamasının en güzel yanı, evde yürürken, artık ayaklarının altına renkli  ve sivri köşeleri olan  küplerin batmayacak olmasıydı.

-dı diyorum çünkü oğlum  okula başlayınca legolarla oynamayı da öğrendi...

Okul öncesi genelde evdeki favori oyuncakları, mutfak kap kacakları  dışında , bilumum müzik aletleriydi  (gitar, bendir, darbuka, oyuncak klarnet, babasının udu, mızrapları (adam eskiden değil udunu, 1 tane mızrapı kaybolsa kıyameti koparırdı, şimdi işe giderken 1 tane bulsa şükreder hale geldi, evlat böyle tatlı birşey işte:))

(Mızrap ne derseniz, ud çalmak için udun tellerine vurdukları kaplumbağa kabuğundan yapılan bi nevi pena )

Bizim kuzu okula başladıktan sonra,  baktım ki  eşyaları üst üste koyup hayal gücünü çalıştırıyor, tekrardan döktüm legoları ortaya...

Ben zannerdim ki herkes lego oynarken ilk olarak ev falan yapar. Ama bizimki  otopark yapımıyla işe başladı.

Oyun ilk başta legoların yan yana olacak şekilde  kare veya  beyimizin keyfine göre bir şekilde dizilmesi ile başlıyor.  Sonra  içine  minik arabalar, ambulanslar ..vs park ediyor.  Otoparkın kapısı illaki açılır kapanır olucak. (Es kaza önüne kapı yapmak için yeterli lego parçası kalmadıysa  ama ben öyle istememiştiiimmm diye ağlayarak bütün oyunu bozuyor)

Neyse otoparkın bir sonraki aşaması köprü olayı oldu... Altından milimetrik biçimde araçların geçebileceği yükseklikte köprü yapıyoruz... Ama ambulans biraz yüksek olduğu için altından geçemezse  eğer, bu seferde zeminle köprü arasına mı yoksa, köprünün altına koyacağımız parçalarla mı  köprüyü yükselteceğimiz  krizi baş gösteriyor. Bir şekilde onu da çözdükten sonra beyimiz kendi kendine oynamaya başlayıp araçları altından geçiriyor, park ediyor....

Aralarda ben legoların şeklini değiştirip aaa bak bu robot oldu, bak bu da trene benzedi falan gibi  değişik alternatifler göstersem de yine de illa ki otoparkçılık oynuyoruz.

Aslında lego ile oynuyor olmasından şikayetçi değilim. Aksine,  çok hoşuma gidiyor.  Böylece bir şeyler oluşturabiliyor olmasının  yanında 3 büyük turuncu lego, 5 tane yeşil küçük lego gibi sayı ve renk  kavramlarını da pekiştiriyoruz.

Geçen hafta sonu, bizim kuzu  öğle uykusu uyumayıp mızmızlanınca, hadi dedim gel senle lego almaya gidelim. Maksat evdeki legonun aynısından bulup daha çeşitli şeyler yapmak... Babamızı evde bırakıp bir koşu oyuncakçıya gittik . Giderken de evdeki lego örneklerinden bir tanesini yanımıza almayı akıl ettik çok şükür. Çünkü  her ne kadar adı lego olsa da ürün gerçek  LEGO markalı olandan değil.  Piyasada farklı üreticilerin ürettiği bir sürü bu tarz ürün var. Biz de yanımıza örnek aldık ki aynı büyüklükte olandan alıp evdekileri çoğaltalım.

Koştur koştur gittiğimiz  oyuncakçıda ne yazık ki bizim elimizdekinden yoktu.  O sırada oyuncakçı bayan  alternatif  olarak başka bir marka lego gösterdi.  İçindeki parçalardan ev yapılıyordı, bahçe çitleri,  çicekleri,  kapısı, çerçevesi, duvarları vardı.  Yeşil bir zemin üstüne yerleştiriyorsunuz falan filan.

Tabii bana çok eğlenceli geldi, oğluma da  alalım mı dedim, alalım dedi. Bu arada ben lego seçerken  bizimki uzaktan kumandalı  oyuncak arabalara kilitlenmişti.  Sana uzaktan kumandalı araba almayacağım ama eğer istersen normal bir tane araba alabilirim git seç  bakalım dedim ama bu sefer "ama bana anten lazım" dedi.

(Şimdi yazıya burada bir ara verip  uzaktan kumandalı araba olayına girmek istiyorum. Evde daha önceden alınmış ve oynanmaya başlanmasının 10. dakikasından itibaren anteni kırılan ve artık arabası ayrı bir yerde kumandası  ve anteni farkı yerlere fırlatılmış bir sürü  hurdayı daha yeni torbalayıp çöpe attım. O zımbırtılar için pil almaktan bıkıp artık şarj edilebilir pillere yatırım bile yapmaya başlamıştım... tamam  şimdi bu açıklamayı yaptıktan sonra konuya dönebiliriz)

Ben " Ne anteni ?" deyince bizimki benim kumandamın anteni yok dedi. Kasadaki bayan ay sen anten mi istiyorsun gel anten vereyim sana deyince bizimki iki adet yedek anten sahibi oldu. Sonra tamam şimdi araba alabiliriz deyip yine gitti arabalara:))  Kaçış yoktu,  sonunda ısrarla istediği  gri  uzaktan kumandalı arabayı aldık.  (Aslında ilk tutturduğu üstü açık bir gri arabaydı ama onun kapalı kutuda olanından kalmadığı için,  gri olmak kaydıyla üstü kapalısına razı oldu. )  Adamın araba merakını anlıyorum da neden  gri.. . Orasını  çözemedim henüz.

Sonuçta yeni uzaktan kumandalı arabamız ve legomuzla eve geri döndük. Evdeki ilk kriz  arabanın pili için çıktı. Evde pil vardı - yoktu, bu boş, dur şunu şarj edelim, oğlum iki dakka sabret de dolsun, acaba tv kumandasının mı pilini taksak şeklinde geçti.

 Sevgili oyuncağımızın pillerini taktıktan sonra (burada bu oyuncak üreticilerine seslenmek istiyorum: Kardeşim ne diye her oyuncağın pil yerine düdük kadar vida koyuyorsunuz , hadi koydunuz o vidalar niye her seferinde oyuncağın içine düşüyor. Mini minnacıklar  elle bile zor tutuluyor vidalar, tornavidanın ucunda durmuyor. Cımbızla mı tutucaz??? ) bizim oğlan keyifle ışıkları yanan (çok şükür sesi yok) arabasıyla oynarken , ben de  diğer yandan legoları kutusundan dökmeye başladım.

Çıkan parçalardan evi oluşturmak kolay, duvarlar zaten tek parça, duvarlardaki oyuklara  da camı ve  çerçeveyi taktın mı  ev bitti gitti...

Amaaaa gel gör ki adamlar oyuncağa bir çatı yapmış, yok böyle birşey. Bir kere çatı, oyuncak değil gerçek  ev çatısı gibi  (hani kiremitleri üst üste dizersin ya onun gibi ) 3 kat yapmışlar.   Oyuncağı alalı bugun 5. gün oldu, biz hala çatı olayını çözemedik.

Adamlar kutunun üstüne evin L şeklinde yapımını kademe kademe yapımını göstermiş (Ev'in ama çatının değil dikkatinizi çekerim)  Kaldı ki benim oğlum evi L şeklinde istemiyor, ne olucak?   Çatı tutmuyor, tepesini birleştiremiyoruz bi türlü..

İlk gün başladığım heves,  önce hırsa,  sonra sinire dönüştü.  O kadar ki nerdeyse tek tek parçaları alıp camdan atasım vardı. Tabii oyuncak, evdeki  kuzunun olunca, onun müdahalesi de oluyor.  Oğlum dur yapmaaaaa diyene kadar, yapmaya çalıştığın şey iki saniyede darma duman...Pes edip sonunda topu babaya attık.

Hani vardır ya beylerin " hıh, bir şeyi de beceremediniz çekilin bakim" modu,  hafif o kıvamda geldi bizimki de:)

Öyle yaptı olmadı, böyle yaptı  olmadı. Benim sinirler zaten laçka, hem  gülüyorum  hemde her anımızı fotoğraflıyorum:)) 

 Sonuçta eşim  " bu lego bozuk" diye bir çıkış yapıp evin çatısını açık  şekilde bırakarak "bak oğlum en son model ev bu" şeklinde bir açıklama yaptı çıktı işin içinden:))))))))))

Üzerinde  +3 yazana oyuncağı +30 olan bizler beceremedik. Şimdilik evdeki son durum aşağıdaki gibi tepesi açık fotoğraflardaki gibidir.





Hem zaten yaz geldi, ne diye kapatalım çatıyı di mi ama:))  Biz orada yazın yıldızları seyredicez bi kere:))))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder