10 Şubat 2012 Cuma

Oğlum büyüyor...

Uğurcan bu hafta yuvaya başladı....

Yuvamız, benim çocukken okul sonraları etüde gittiğim bir yer...Yani tanıdık,bildik bir yer..

Uğurcan'la ben  bir ay kadar önce, bir bakıp görmeye gitmiştik, gittik, tanıştık... Daha sonra eşimde görsün öyle karar verelim demiştik. Geçen Cuma günü yani 03.02.2012'de Uğurcan'la babası tekrar yuvaya gitmişler.
Eşim beni, işteyken arayıp "biz yuvanın önündeyiz içeri gireceğiz var mı söylemek yada sormak istediğin bir şey" dediğinde tutuşmuştum zaten de belli etmedim. Saat 13:00 gibi girdikleri yuvaya, eşim, yaklaşık bir saat Gülbahar hanım'la sohbet ettikten sonra Uğurcan'ı bırakmış ve saat 17:00 gibi almaya gitmişti. Zaten bizim kuzunun öyle yakaya paçaya yapışması gibi bir derdi yok çok şükür.. Arada bir dönüp bakar orda mısın diye, baktı ki ordasın o-hoo sonra bir daha aramaz seni:D
Tabii bu aslında güzel birşey. Ama aynı güveni, sokaklarda, elini tutmayacağım, restoranlarda, kafama göre takılacağım gidip milletin yanına oturacağım, oyun oynayacağım modunda olunca bazen endişe etmiyor değilim ama mümkün mertebe kontrollü kalmaya çalışıyorum.

Bir de bende çocuk büyüdükçe "Eyvah eyvah bu günler çabucak geçiyor,oğlum büyüyor ben kaçırıyorum herşeyini" duygusu çok yoğun. Tabii bu yoğunluk bol miktarda gözyaşı ile bünyeye eşlik edince kendimi deli falan sanmaya başlamıştım ki, anne olan diğer arkadaşlarımla konuştukça aynı duyguların onlarda da tecelli ettiğini gördüm, pek bi mutlu oldum. Normalmişim ...

Böyle ağlama krizlerimden bir tanesi:Doğumdan sonra Uğurcan'la eve geldikten bir süre sonraydı. Kaç günlük ya da kaç haftalıktı hatırlamıyorum. Evdeyiz, bir pazar sabahı, eşimle kahvaltı ediyoruz. Uğurcan'da salondaki yatağında uyuyor. O sırada televizyonda bir magazin programında Pelin Körmükçü, doğum yapmış hastane odasında kızıyla görüntüleri var...Yediğim lokma boğazımda kaldı, gözlerim doldu, başladım ağlamaya. Eşim diyor ki n'ooldu?  Ben hem ağlıyorum hem anlatıyorum . "Baksana onun kızı daha yeni doğmuş, benim oğlum büyüdü bile, bu kadar gün  geçti ben ona daha doyamadım ühü ühüüü" Adamcağız halime gülsün mü teselli mi etsin şaşırmıştı valla. Çünkü böyle durumlarda ben bile ne duymak istediğime karar veremediğim için iyi de dese kötü de dese iki türlü de ters tepebiliyor:)

İşte taa o günlerden beri niyeyse ben bu duyguyu atamadım üstümden....

Neyse gelelim yuva meselesine; Cuma günü yuva çıkışı eşimle oğlum beni almak için iş yerime geldiklerinde oğlumun pestili çıkmış ve arabada sızmıştı:))

Cumartesi günü işten, öğle arasında çıkıp oğlumun okul alışverişini az buçuk yaptım. Pek de bir gururlandım bu arada, içim sevinç doldu.

Bütün bir pazar gününü, kendime ve oğluma gayet keyifli bir şekilde " benim oğlum büyümüş okula başlayacakmış, arkadaşları olacak, oyunlar oynayacak, çok eğlenecek ne kadar güzel" şeklinde tekrar ederek geçirdik. Şimdi buraya kadar her şey normal:)

Pazartesi gunu sabah erkenden oğlumuzu da alıp yuva gittik. Sabahları ben bırakıp akşamları ben alacaktım öyle kararlaştırdık. Zaten eve de yakın...

Sabah bizim gittiğimiz saatte henüz servis gelmediği için diğer öğrenciler daha gelmemişti. Bizim gibi servis kullanmayan velilerde teker teker getiriyordu çocukları. İşin kötü yanı,  günlerdir içimde biriken gözyaşlarının hepsi daha yuva kapısında girdikten yarım saat sonra bünyemi terk etmek istedi.  Allah'tan ilk yarım saat kendimi kontrol edip oğlum oyuna dalıncaya kadar durdum. Çünkü gidiyor geliyor "sen dur burda, sakın gitme" diye beni kontrole geliyordu. yuvadaki öğretmeni onu kahvaltı salonuna indirirken merdivenlerde öğretmenine "dur sen gelme" deyip koştur koştur bizim yanımıza geldi bana "uslu ol" dedi gitti sıpa:)))
Tabii sonra hiç yanımıza bile uğramadı orası ayrı...
  O gidene kadar tuttuğum yaşların  hepsi, değil sel resmen tsunami oldu bende...Hıçkıra hıçkıra yuvadan çıkana kadar ağladım. Zaten görüşmeye gittiğimizde de ağlamıştım. Artık sonunda Gülbahar hoca bana " bu kadar çok hassaslaşacaksanız ya bir yardım alın, yada  herkesin kullanabileceği bitkisel sakinleştiricileri bile kullanabilirsiniz" dedi. O kadar perişan etmişim kendimi.. Hayır bir şey değil ağlamaktan kendimi de anlatamıyorum ki.. Ben başta ağlarım rahatlarım falan diye...

Sonunda oğlum beni gözü yaşlı görmeden ama gözlerim davul gibi bir şekilde yuvadan ayrılıp işe geldim... Deli gibi ağladığım için bütün gün başım ağrıdı.. Ama akşam oğlumu okuldan almaya gittiğimde "anne  eve gitmeyelim" dediğinde anladım ki çok doğru bir karar vermişim. Bundan daha da güzeli, akşam kuzumla koyun koyuna yatarken uyumadan önce bana dönüp "Anne ben bugün çok eğlendim" demesi ...Var ya  işte o her şeye değdi...















2 yorum:

  1. Ne mutlu sana canım aslında oğluşun hem okullu ,hem çok mutlu ,hayatından mennun ,sende bununla mutlu olmalısın bence ,sıpalarımız artık büyüyor ,benimkisi giydiğim kıyafetlere bile karışır oldu sorma...:))),Allah askerliklerini,Damatlıklarını göstersin sağlıkla bizlere...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin Beyzacım amin:)) aslında söylediklerinin hepsini bilioyorumda o ilk baştaki ağlama olmadan olmuyor işte.. evet daha bunun mezuniyeti var, askerliği var damatlığı var... Ohooo bende de bolca gözyaşı potansiyeli var:P

      Sil